29 Haziran 2014 Pazar
21 Haziran 2014 Cumartesi
İlm kesbi ile paye-i rifat arzu-i muhâl imiş ancak Aşk imiş her ne var âlemde ilm bir kıyl u kâl imiş ancak. Yükselmek sâdece ilim tahsili, ilmin kazanılması ile olmaz; bunu arzu etmek sâdece bir hayâl ürünüdür. Âlemde ne varsa aşkta vardır. İlim bir dedikodudan ibârettir. Bağdatlı FUZÛLÎ Mehmet Üstad
Türkçülük dış politikada ve iç politikada farkındalık getirir.Türkçü devletin ekseninde devlet değil insan eksenlidir.Türkçü devletin amacı vatandaşları 1.kalitede yetiştirmek , ve farklılıkları bir ülküde potada toplar .
Türkçü dış politika tek bir söyleme dayanır : Kardeşlerimiz dışarda .Ve esir kardeşlerimiz korumalıyız.Bu mantığa da uyar.
Türkçü dış politika tek bir söyleme dayanır : Kardeşlerimiz dışarda .Ve esir kardeşlerimiz korumalıyız.Bu mantığa da uyar.
19 Haziran 2014 Perşembe
17 Haziran 2014 Salı
14 Haziran 2014 Cumartesi
13 Haziran 2014 Cuma
12 Haziran 2014 Perşembe
8 Haziran 2014 Pazar
6 Haziran 2014 Cuma
Toprak olmak. Bağrında çiçeklerin yükseldiği bir toprak ve çiçeklerde yaşamak... Artık tabiatı da sevmiyorum. Belki bütün bunlar yalan... her şey gibi. Sevilen bir sesin, seven bir sesin sıcaklığı bütün bu soğuk düşünceleri dağıtabilir, nerede o ses? Biliyorum bedbahtlar zalim olur, ben de zalimim.... ama...
Cemil Meriç - Jurnal
CUMA NAMAZININ VE CUMA GÜNÜNÜN FAZİLETİ
"Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı cuma günüdür. O gün Allah Adem’i yaratmıştır. Adem o gün cennete konulmuş ve yine o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet cuma gününden başka bir gün kopmayacaktır." (Tirmizi)
"Allah bizden öncekileri cumadan şaşırttı. Yahudilerin özel günü cumartesi, Hıristiyanlarınki ise pazar oldu. Derken Allah bizi dünyaya getirdi ve bize cuma gününü gösterdi. Böylece cuma, cumartesi ve pazar günleri ibadet günü ilan edilmiş oldu. İşte bu şekilde onlar kıyamet günü bizim peşimizden geleceklerdir. Bizler en son gelen dünyalılarız. Kıyamet günü en başta gelen bizler olacağız. Herkesten önce lehine hüküm verilen bizler olacağız." (Müslim)
Peygamberimiz (sav)’in cuma günü ile ilgili tavsiyeleri
Peygamberimiz (sav)’in cuma günü ile ilgili tavsiyeleri
-Hz. Peygamber (sav)’e çokça salavat getirmek:
Resulullah şöyle buyurmuştur. "Cuma günü ve cuma gecesi bana çokça salavat getirin." (Beyhaki)
Peygamberimiz (sav)’in ümmeti dünya ve ahirette hangi hayra sahip olmuşlarsa O’nun sayesinde sahip olmuşlardır. Allah O’nun yüzü suyu hürmetine hem dünya, hem ahiret saadetini onlara bahşetmiştir. O halde O’nun birazcık olsun hakkını ödeyebilmek için cuma günü ve gecesi O’na çokça salavat getirmeliyiz.
-CUMA NAMAZI VE MÜSLÜMANLARIN BİRARAYA TOPLANMASI:
Cuma namazı, özgür, sağlıklı ve ergenlik çağını aşmış bütün erkeklere farzdır. Resulullah (sav)’ın ve dört halifenin zamanında cuma namazı, Müslümanların biraraya geldiği toplantı niteliğindeydi. Fakat daha sonra bu özelliğini kaybetti. Ebu Davud ve Tirmizi’de geçen bir hadiste Resulullah Efendimiz, "Kim üç cuma namazını önemsemediğinden dolayı terkederse Allah onun kalbini mühürler" (Tirmizi) buyuruyor. Kıyamet günü cennet halkının Allah’a yakınlığı Cuma namazlarına erken gelişleri ve imama olan yakınlığı ile ölçülecektir.
CUMA GÜNÜ GUSLETMEK:
Peygamberimiz Cuma namazına gelecek olan müminlerin bir gece önceden gusletmek suretiyle yıkanarak namaza gelmelerini emretmiştir. İslam alimleri, temizlenme ihtiyacı olan kişinin namazdan önce gusletmesinin vacip olduğu konusunda görüş belirtmiştir.
GÜZEL KOKU SÜRMEK:
Resulullah (sav) Cuma günleri güzel kokular sürmeye her zamankinden daha fazla dikkat etmiştir. O gün koku sürmek haftanın diğer günleri koku sürmekten daha faziletlidir.
Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
Bir kimse Cuma günü gusleder, varsa güzel koku sürünüyor, en güzel elbisesini giyer de vakarlı ve ağırbaşlı bir şekilde camiye gider, kimseye eziyet vermezse ve imamın minbere çıkmasından itibaren hiç konuşmazsa iki cuma arasındaki günahları için kefaret olur.
NAMAZA ERKEN GİTMEK:
Resullulah (sav)’ın sağlığında müminler, cuma namazına ellerinden geldiğince erken gelirler ve gelmeyenlerin sorunları araştırılırdı. Gelenlerin ise sıkıntısı olup olmadığı sorulur, sıkıntısı olanın sıkıntısına çare bulunurdu.
HUTBE DİNLEMENİN ADABI:
Resulullah Efendimiz (sav), imam minbere çıkıncaya kadar namaz kılınması, Kuran okunması ve ibadetle meşgul olmasını tavsiye etmiştir. İmam hutbeye çıkınca ise işiten kimseye susmak farzdır. Yanında konuşanı uyarması durumunda cuma sevabını alamaz.
Resulullah Efendimiz (sav), imam minbere çıkıncaya kadar namaz kılınması, Kuran okunması ve ibadetle meşgul olmasını tavsiye etmiştir. İmam hutbeye çıkınca ise işiten kimseye susmak farzdır. Yanında konuşanı uyarması durumunda cuma sevabını alamaz.
Resulullah (sav)’ın günümüze ulaşan bir hutbesi:
Ey insanlar! Ölmeden önce Allah’a tevbe ediniz. Meşgul olmadan önce hayırlı ameller işlemeye hız veriniz. Rabbiniz’le aranızdaki bağları O’nu çok zikretmek suretiyle, gizli ve aşikar sadaka vermek suretiyle güçlendiriniz. Hem böylece mükafat alır, övülür, rızıklandırılırsınız.
Bilesiniz ki Allahu Teala, şu makamımda şu ayımda, şu yılımda kıyamete kadar cuma namazınızı üzerinize farz kılmıştır. Bir kimse başında zalim olmayan bir devlet başkanı olduğu halde cumayı kılmaya imkan bulup da inkar ettiğinden yahut hafife aldığından dolayı ben hayattayken yahut ölümümden sonra terkeder kılmazsa, Allah iki yakasını biraraya getirmesin, işinde bereket vermesin. Dikkat ediniz! Tevbe edinceye kadar böyle bir kimsenin kıldığı namaz namaz değildir, aldığı abdest abdest değildir, tuttuğu oruç oruç değil, verdiği zekat zekat değil, yaptığı hac hac değildir! O’na bereket de yoktur. Şayet tevbe ederse Allah tevbelerini kabul eder. (İbn-i Mace)
Safdil müslüman şeytana pabuç imalatında bulunan Batıya kandığında bu son olmayacaktı : 1 Nisan .Binlerce müslümanın kan zerreleriyle kurulmuş bir lafız : Medeniyet .İslam Batıyı ne derece tanır ? Bir yanda Dar ül Cihad bir yanda Sokrat ile Vahiyi birleştirmeye çalışan Dar ul Selam . İslam Yunanın heba olarak bulduklarını elinde tutuyordu .
Biyolojik bir evrim olabilir . Canlıların değişime uğramaları tabiidir .Bir organizmanın asırlar boyu değişmeden gelmesi 'Zaman' anlayışına aykırıdır . Çünkü geçmiş zaman , gelecek zamnadan farklıdır..Her geçmiş gelecek zamanın köküdür. Geçmiş -şimdi -gelecek birlikteliğinde organizmanın çevreden yahut kendi içinde engellere maruz kalır . Bu engellere karşı birey kendini korumak ve engeli aşmak için tedbirler alır.Bu tedbirler organizmanın hücrelerinde değişimler oluır.İşte bu evrim (Tekamül) dir .
5 Haziran 2014 Perşembe
İnsan ve Ego Arasındaki Muhteşem Savaş
Ego insanın sığındığı yanan depodur. O bizim yerimize geçiyor bö ylece biz benin esiri oluyoruz
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
