28 Temmuz 2015 Salı
26 Temmuz 2015 Pazar
13 Haziran 2015 Cumartesi
30 Mayıs 2015 Cumartesi
Woody Allen : Men in Glasses
Examination
1
He is nt my hero.He is not an important person just it ''Woody Allen ''.He was born during 2.World war.That time Usa ; Adminastaror created new consumer society,created a new marketing tactics
Allen s first film characters midde class people.But they make queer things.And the films dialogues are very pesimistic and philosopic .Ex ;İs tells in his Annie hall ;Unhappy artist .Film s theme is love and loneleness of an artist .
But Allen s humuor is very different and not usual .He writes his own stories .
Examination
1
He is nt my hero.He is not an important person just it ''Woody Allen ''.He was born during 2.World war.That time Usa ; Adminastaror created new consumer society,created a new marketing tactics
Allen s first film characters midde class people.But they make queer things.And the films dialogues are very pesimistic and philosopic .Ex ;İs tells in his Annie hall ;Unhappy artist .Film s theme is love and loneleness of an artist .
But Allen s humuor is very different and not usual .He writes his own stories .
29 Mayıs 2015 Cuma
Mantık pasifisttir. Şiddete meyilli olan duygularımızdır.Başımıza bela açan kontrol edemediğimiz duygularımızdır.Aşk bunun en bariz örneğidir. Aşkı ele alalım ; Zamamızı bir kişi uğruna veriririz.Kişinin bize ilgi göstersin diye yapmadığımız şey kalmaz.Lakin sonuç ;Sadece cinsel birleşim değil , karşı tarafın seni kabullenmesidir .Karşı tarafa benliğini kabul ettirme bütün ilişkilerin kökenidir ...
26 Mayıs 2015 Salı
15 Mayıs 2015 Cuma
POPÜLER KÜLTÜR VE APTALLAŞAN
İNSANLIK
1.
II.Dünya savaşı sonrası Dünya nın nabzı New York ve Moskovadan atmaya başlamıştı .Bununla beraber kavramlar ve insan davranışları değişti.Muktedir ve şirketler 30 larda tasarlanan tüketici insan modeli projesini hızlandırdılar.Ruh biliminin öncülerinden Freud un fikirleri şirket ve İktidarların eline geçti.İnsanların bilinçaltına girildi .Onların düzen uyması için güdüleri ele geçirildi ve bir kuşak tasarlandı .İşte bu kuşağın kültürü Popüler kültürdür.İdareciler ve patronlar bu kültür için değerler yarattılar ;Moda gibi .Amaç insanın irrasyonel taraflarını doyurmak ve doyururken kendi ürünlerini aldırmaktı.
Popüler kültür ve onun yancısı pop müzik insanı farkındalık vermez.Sadece doyurur .Moda insanı uyuşturur . Giysileri Tanrılaştırılıp onlara taptırılıyor insanlık .
İNSANLIK
1.
II.Dünya savaşı sonrası Dünya nın nabzı New York ve Moskovadan atmaya başlamıştı .Bununla beraber kavramlar ve insan davranışları değişti.Muktedir ve şirketler 30 larda tasarlanan tüketici insan modeli projesini hızlandırdılar.Ruh biliminin öncülerinden Freud un fikirleri şirket ve İktidarların eline geçti.İnsanların bilinçaltına girildi .Onların düzen uyması için güdüleri ele geçirildi ve bir kuşak tasarlandı .İşte bu kuşağın kültürü Popüler kültürdür.İdareciler ve patronlar bu kültür için değerler yarattılar ;Moda gibi .Amaç insanın irrasyonel taraflarını doyurmak ve doyururken kendi ürünlerini aldırmaktı.
Popüler kültür ve onun yancısı pop müzik insanı farkındalık vermez.Sadece doyurur .Moda insanı uyuşturur . Giysileri Tanrılaştırılıp onlara taptırılıyor insanlık .
24 Nisan 2015 Cuma
23 Nisan 2015 Perşembe
AŞK; cinslerin cinsellik dürtülerine giydirdikleri giysilerdir.yani birey , zihninde bulunduğu cinsellik dürtüsünü tatmin etmek zorundadır.bunu ilk çocukluk çağlarında göremeyiz.ama ergenlik döneminde bu dürtü şekillenmeye başlar .burada en etkili olan çevredir.şekillenme sırasında en önemli olan ; anne ve çevredir .bireyin (eğer erkekse) ilk eş profili anneden ilham alarak oluşturmaya başlar .kız ise baba ve diğer akraba erkek üyelerden oluşur .yani yıllar boyunca aradığımız ideal erkek yahut kadın aslında ailesindeki ve çevrelerin komposizyonundan başka bir şey değildir .kısaca ; aşk cinsel dürtüerimizin çevre etkisiyle şekilenip dışavurumudur.
12 Nisan 2015 Pazar
HDP bu yıl %10 unu geçer hacilar ; Çünkü HDP hareketi küskün solcular ve ''tarafsız'' ve ''bunalımda'' olan gençler in ve Türkiye de Chp ye küskünleri topladı.İlk başta bu hareket Kürtçü kimliği toplayan bir hareketti .Ancak görünen çıktığı çekirdekten uzaklaşıp Sol parti olmaya yoladı kendini .Böyle giderse ilerde Batı kesiminde kemik Hdp seçmeni oluşacak .
10 Nisan 2015 Cuma
25 Mart 2015 Çarşamba
Bir arkadaşım hayattaki tek gerçeğin ölüm olduğunu söyledi .Yanlış hayatımızı yönlendiren tek gerçek ölüme olan önlenemez korkumuzdur.Bizi hareket ettiren, sevdiren uçtan uca koşturan budur . Acılarımızdan yakınırız,lakin onlar olmasa bir hiçiz biz .Çünkü hep mutlu olan insan ne kadar korkunç ve aciz ! Yazık !
27 Şubat 2015 Cuma
Şiddet çaresiziktir .Dikkat edin şiddeti kullanan insanlar kartşı görüşlü insanlarla fikir sunamayacak insandır.Ve her şiddeti kullana göre yaptığı ''Ulvi'' bir amaç ve mağdur yapılan şiddeti haketmiştir.Şiddet olayları her daim belirli bir ideal adına yapıldığı iddasındadır .Oysa ana amaç menfaatlerdir.Çünkü her ideal insan ve insanlık içindir.İnsanlık kendini şiddetle değil diyalogla savunmalıdır .
19 Şubat 2015 Perşembe
18 Şubat 2015 Çarşamba
SWAY
http://techno-head.blogspot.com.tr/
14 Şubat 2015 Cumartesi
14 ŞUBAT VE ÖZGECAN
Bugün biliyorsunuz 14 Şubat ... Dazlak erkeklerle süslü kızlar sokaklarda ellerinde hediye dolaşıyorlar .Aşk sözleri falan .Bugünün anlamına binaen 14 Şubat ın nerden geldiğini yazacam sıkı durun ; Antik Yunan ve Romada Şubat aylarında bereket festivalleri kutlandı .Tanrı Lupercus (Bereket) un bayramı sayılırdı . Rahipler keçi hayvanını Bereketler Tanrısına kesip derilerini kafasinin üstüne koyup Roma sokaklarında dolaşıp bir çok insana dokunurdu Hatta kızlar ileri çıkıp bereketten pay almak için uğraşırlarmış .Fakat bu bayram 15 Şubattır .Daha sonra Hristiyanlık döneminde ilk önce yasaklamış , sonra efsaneye karıştırarak Hristiyan kültürüne girmiştir .Hikaye şuıdur ; Derler ki Valentine diye bir papaz 8.yüzyılda (tahminen) bir kıza aşık olmuş aşık olduğundan ötürü yok edilmiştir.Bundan önce 14 şubat kuşların çifleşme günü olarak kayıtlıydı ( 1381) Derler ki ; Valentine asıldıktan sonra cebinden bir aşk mektubu çıkmıştır .Bu olaydan sonra Valentine bir hristiyan büyüğü olmuş ve aşk konusunda yardımcı gibi görülmüştür .Her hristiyan dındırısı gibi gibi bu da putperest Romadan kalan bir adettir . Zaten Hristiyanlık = Düzenlenmiş Roma -Yunan -Mısır kültürüdür.Hristiyanlık (eski internet cafeciler bilir) çeşitli kültürlerin toplamasıdır.
Bi de bunun bile bir kıymeti vardır.Yani 14 Şubat diye genç kıza kocaman ayıcık alırsan abicim durmaz Valentine üzerine alewlü gül atar . Kutlayacaksın öp partnerini flörtleş git yav ! Neyse ...
Diğer konu bugün duyduğum bir insanlık faciasını yazmak istiyorum .Son yıllarda artan bu kadın cinayetleri (Aslında cinayetin cinsiyeti olmaz ama ) düştüğümüz durumu gösteriyor .Herşey gibi bu da olduğu gib tamamamen eğitim sorunu .Se n karşı cinsi sadece seks makinesi olarak gören insanlar olarak yetiştirirsen ,bir tarafgın mabadını büyütüp alçaltısan olacağı budur .Şunu anlamamız gerek ; Kızla erkeğin arasında bir yükseklik ya da alçaklık yoktur.Bir insanın cinsiyeti onun iyi ya da kötü olduğu anlamına gelmez !!!!
Bugün biliyorsunuz 14 Şubat ... Dazlak erkeklerle süslü kızlar sokaklarda ellerinde hediye dolaşıyorlar .Aşk sözleri falan .Bugünün anlamına binaen 14 Şubat ın nerden geldiğini yazacam sıkı durun ; Antik Yunan ve Romada Şubat aylarında bereket festivalleri kutlandı .Tanrı Lupercus (Bereket) un bayramı sayılırdı . Rahipler keçi hayvanını Bereketler Tanrısına kesip derilerini kafasinin üstüne koyup Roma sokaklarında dolaşıp bir çok insana dokunurdu Hatta kızlar ileri çıkıp bereketten pay almak için uğraşırlarmış .Fakat bu bayram 15 Şubattır .Daha sonra Hristiyanlık döneminde ilk önce yasaklamış , sonra efsaneye karıştırarak Hristiyan kültürüne girmiştir .Hikaye şuıdur ; Derler ki Valentine diye bir papaz 8.yüzyılda (tahminen) bir kıza aşık olmuş aşık olduğundan ötürü yok edilmiştir.Bundan önce 14 şubat kuşların çifleşme günü olarak kayıtlıydı ( 1381) Derler ki ; Valentine asıldıktan sonra cebinden bir aşk mektubu çıkmıştır .Bu olaydan sonra Valentine bir hristiyan büyüğü olmuş ve aşk konusunda yardımcı gibi görülmüştür .Her hristiyan dındırısı gibi gibi bu da putperest Romadan kalan bir adettir . Zaten Hristiyanlık = Düzenlenmiş Roma -Yunan -Mısır kültürüdür.Hristiyanlık (eski internet cafeciler bilir) çeşitli kültürlerin toplamasıdır.
Bi de bunun bile bir kıymeti vardır.Yani 14 Şubat diye genç kıza kocaman ayıcık alırsan abicim durmaz Valentine üzerine alewlü gül atar . Kutlayacaksın öp partnerini flörtleş git yav ! Neyse ...
Diğer konu bugün duyduğum bir insanlık faciasını yazmak istiyorum .Son yıllarda artan bu kadın cinayetleri (Aslında cinayetin cinsiyeti olmaz ama ) düştüğümüz durumu gösteriyor .Herşey gibi bu da olduğu gib tamamamen eğitim sorunu .Se n karşı cinsi sadece seks makinesi olarak gören insanlar olarak yetiştirirsen ,bir tarafgın mabadını büyütüp alçaltısan olacağı budur .Şunu anlamamız gerek ; Kızla erkeğin arasında bir yükseklik ya da alçaklık yoktur.Bir insanın cinsiyeti onun iyi ya da kötü olduğu anlamına gelmez !!!!
9 Şubat 2015 Pazartesi
2 Şubat 2015 Pazartesi
1 Şubat 2015 Pazar
Doritosla Dünya Kurtarma Sanatı
2
Esen bir günde hepinize esenlikler ; Yarı özgür ülkemizin , full-time goygoya eğilimli gençler özgürlük hayallerini internete gömer .Bu kötü bir şey mi ? Duruma bağlı .Bu cümle sizin gibi ben de kıl olurum. Ama gerçek bu insanlık kendi imal ettiği durumlara mahkum .Neyse demokrasi ve milliyetçilik alanında (tabi yaptığı kendinin ve ailesinin milliyetçiliği) full çeken Recep ağa
Çanakkale gösterilerine Sarkisyan ağayı çağırmış ama bu destanı yazan millete yasaklamış .İyi etmiş , zaten İ-Phone dahileri tenager gençlik pek de böyle eski şeylere rağbet etmiyor.Fakat bazı kafatasçılar kalkıp homurlanıyor .Ah ah bu gamalistler baylar gıdı gıdı Halife Recep ağa üstün zekasını anlamıyorsunuz .O Recep ağa ki sahnelerin aranan prensidir .Son olarak şunu aktarıp tımar edildiğim yere çekileceğim ; Recep ağa bize Çanakkale gerekmez.Gerekli olan o zaferi oluşturan malzemedir .Yani böyle devam ,çünkü o malzeme hala bizde
hadi ağam öptüm bıyıklarından !!!!
2
Esen bir günde hepinize esenlikler ; Yarı özgür ülkemizin , full-time goygoya eğilimli gençler özgürlük hayallerini internete gömer .Bu kötü bir şey mi ? Duruma bağlı .Bu cümle sizin gibi ben de kıl olurum. Ama gerçek bu insanlık kendi imal ettiği durumlara mahkum .Neyse demokrasi ve milliyetçilik alanında (tabi yaptığı kendinin ve ailesinin milliyetçiliği) full çeken Recep ağa
Çanakkale gösterilerine Sarkisyan ağayı çağırmış ama bu destanı yazan millete yasaklamış .İyi etmiş , zaten İ-Phone dahileri tenager gençlik pek de böyle eski şeylere rağbet etmiyor.Fakat bazı kafatasçılar kalkıp homurlanıyor .Ah ah bu gamalistler baylar gıdı gıdı Halife Recep ağa üstün zekasını anlamıyorsunuz .O Recep ağa ki sahnelerin aranan prensidir .Son olarak şunu aktarıp tımar edildiğim yere çekileceğim ; Recep ağa bize Çanakkale gerekmez.Gerekli olan o zaferi oluşturan malzemedir .Yani böyle devam ,çünkü o malzeme hala bizde
hadi ağam öptüm bıyıklarından !!!!
31 Ocak 2015 Cumartesi
Siyasi yazılar
Avrupa da Sol mu Şaha Kalkıyor ? Yoksa Umut mu ?
Biliyorsunuz Avrupa nın şimarık evladı Yunanistan da Aşırı sol diye söylenen bir parti kazandı . Ve bizde sol (CHP ve HDP bilhassa ) ağızlarını şapırtada şapırtada hayaller kuruyorlar . Peki hakikaten Rum yoldaşlar Yunanistan ı kızıl bir gezegen mi olacak ? Bir kere Çipraz a ilk eleştiriler bazı komünistlerden geliyor .Sebebi ; Çipraz ın üslupunun populist olduğu yönündeki iddalarıdır.Bu iddaların sebebi Çipraz ın bilindik sol partiler gibi değil sol dışında ki kitlelerle birleşme başarısıdır .Bunu tetikeyen ;Yunanistan ın ve genelde Avrupa nın içine saplandığı krizdir.Avrupa ya da Dünyada 20.yüzyılın ikinci yarısından sonra uygulanan Neo Liberal politikalarının 2010 da çökmesidir .Bunun bir en büyük örneği ; Komşu Yunanistandır .Yunanistanda yıllardır aşırı refaha alışan kitleler 2010 da balonun patlamasıyla sinirle sokağa çıktı .Ve Çipraz bu rüzgarı görüp halka umut verdi .Yani SYRİZA nın belirli bir sosyalist programı yok .
Bununla beraber şu an Avrupa için tekrar sol ( Klasik değil) söylem bir umut kaynağı olacak .Bunu yakında İspanya BODEMOS örneğinde göreceğiz .
Benim kanaatim Güney Akdenizde bir Sol kuşak oluşması muhtemeldir .
Türkiye eğer muhalefet kazanmak istiyorsa koltuk altına değil geniş kitlelelere açılmayı denemelidir .
N.B.Ş
Avrupa da Sol mu Şaha Kalkıyor ? Yoksa Umut mu ?
Biliyorsunuz Avrupa nın şimarık evladı Yunanistan da Aşırı sol diye söylenen bir parti kazandı . Ve bizde sol (CHP ve HDP bilhassa ) ağızlarını şapırtada şapırtada hayaller kuruyorlar . Peki hakikaten Rum yoldaşlar Yunanistan ı kızıl bir gezegen mi olacak ? Bir kere Çipraz a ilk eleştiriler bazı komünistlerden geliyor .Sebebi ; Çipraz ın üslupunun populist olduğu yönündeki iddalarıdır.Bu iddaların sebebi Çipraz ın bilindik sol partiler gibi değil sol dışında ki kitlelerle birleşme başarısıdır .Bunu tetikeyen ;Yunanistan ın ve genelde Avrupa nın içine saplandığı krizdir.Avrupa ya da Dünyada 20.yüzyılın ikinci yarısından sonra uygulanan Neo Liberal politikalarının 2010 da çökmesidir .Bunun bir en büyük örneği ; Komşu Yunanistandır .Yunanistanda yıllardır aşırı refaha alışan kitleler 2010 da balonun patlamasıyla sinirle sokağa çıktı .Ve Çipraz bu rüzgarı görüp halka umut verdi .Yani SYRİZA nın belirli bir sosyalist programı yok .
Bununla beraber şu an Avrupa için tekrar sol ( Klasik değil) söylem bir umut kaynağı olacak .Bunu yakında İspanya BODEMOS örneğinde göreceğiz .
Benim kanaatim Güney Akdenizde bir Sol kuşak oluşması muhtemeldir .
Türkiye eğer muhalefet kazanmak istiyorsa koltuk altına değil geniş kitlelelere açılmayı denemelidir .
N.B.Ş
30 Ocak 2015 Cuma
Doritosla Dünya
Kurtarma Sanatı
Quantik dünyada balık kokan bir kahvehanede sonlu dünya nın sonsuz dertleriyle içli dışlıyız.İnsanlarımız -Gerçi ne kadar bizim , bize hala omeglede bana bakan kızla aynı soğukluklar.- onlardan olmayan dertlerimizi küçük görerek bizi yabancılaştırıyorlar . Önceden bu beni üzerdi .Fakat aynı bir zamanlar ölüm korkusu gibi geleceğe gibi erteledim . Bu hüznü en mutlu olduğum güne ,ölüm korkusunu ise öldüğüm güne ... Neyse izninizle kafanızı açayım dostlarım ; Gerçekler insanları tatmin etmez.İşte o yüzden aşk acısı ,keder ve arabesk (Kusura bakmayın babalar ) bize daha iyi tatmin hissi veriyor .Evet dostum ağlamak haz verir .Oysa gerçek basit bir sıvı alışverişidir .Gerçek her dem basittir . Biz homo sapiens hanesi basiti sevmeyiz .
Off ! Dünya hala gri karanlığa gömülü ve benim gömlek baklava desenli .O zaman yaşasın Baklava desenli .Eyy Dünyanın baklava desenli kazakları hepiniz cansınız
N.B.Ş
Kurtarma Sanatı
Quantik dünyada balık kokan bir kahvehanede sonlu dünya nın sonsuz dertleriyle içli dışlıyız.İnsanlarımız -Gerçi ne kadar bizim , bize hala omeglede bana bakan kızla aynı soğukluklar.- onlardan olmayan dertlerimizi küçük görerek bizi yabancılaştırıyorlar . Önceden bu beni üzerdi .Fakat aynı bir zamanlar ölüm korkusu gibi geleceğe gibi erteledim . Bu hüznü en mutlu olduğum güne ,ölüm korkusunu ise öldüğüm güne ... Neyse izninizle kafanızı açayım dostlarım ; Gerçekler insanları tatmin etmez.İşte o yüzden aşk acısı ,keder ve arabesk (Kusura bakmayın babalar ) bize daha iyi tatmin hissi veriyor .Evet dostum ağlamak haz verir .Oysa gerçek basit bir sıvı alışverişidir .Gerçek her dem basittir . Biz homo sapiens hanesi basiti sevmeyiz .
Off ! Dünya hala gri karanlığa gömülü ve benim gömlek baklava desenli .O zaman yaşasın Baklava desenli .Eyy Dünyanın baklava desenli kazakları hepiniz cansınız
N.B.Ş
29 Ocak 2015 Perşembe
ÇAĞLAR ARASI İNSAN VE
AYDINLANMA TÜRLERİ
İnsanlık tarihi başı belirsiz sonu tahmin edilmez bir deniz... İnsan bu süreçte her dem bir arayış ve kavgada. Değişen sadece ''değerli'' oyuncakları.Dünyanın ortasında öylece duran kendi değerini bulma peşinde .Tabi dekor ve sahne değişti değişiyor.Zaten değişim fıtratta var.Bu yazıda aziz dostlar çağlar boyu insan tiplerini ve onların aydınlanmalarını (burada aydınlanma ; İnsan ın güncellikten çıkıp hikmeti bulma süreçlerine verilen yakıştırmadır .) sizin gözlerinize sunmaktır ;
İnsanlığın başlarında yani yazı nın ve teşkilatlanmanın olmadığı demler İnsan bu yeryüzünde tek başınaydı ve doğayla içiçeydi .Diyebiliriz ki teşkilatlanmadan ve yazıdan önce her insan bir mucittir.Çünkü ; O dönem insanı hiçbir baskı ya da öngörü tutmuyordu.Onu tutacak önemli bir baskı olan Tanrı inancı da daha çok doğada ki güçlere atfedilmiştir.İnsan bu dönem doğayı irdelemiş ve ilk değerleri ortaya koymaya başlamıştır .Bu dönem insanın hayatı bireysellik üzerine kuruludur.En büyük cemiyeti kendi ailesidir.Kazandığı uğruna plan kuran yoktur .Bu dönem en büyük düşmanı doğa ve diğer yabancı insanlardır .Buna misal istersiniz Neartandellerin yok oluşunu araştırın
Yazı ve Teşkilattan Sonra İnsan ve Aydınlanması
İlerki dönemlerde İnsan nüfüsu çoğaldığı için ilk önce anlaşmak diğerleriyle .Bu yüzden ilk ilkel yazı ortaya çıktı .Ve ilk eserler genellikle güncel hayat ya da semavi şekillerdir .Anlaşmak isteyen İnsan bir yandanda anlamakta istiyordu .İşte bundan dolayı din denilen kavram burada girer .Yani biraz Comtece söylemeliyiz ki Kişi nin ilk aydınlanması din olgusuyla olmuştur .Çünkü din hem düzenliyor hemde disipline ediyordu.Bu devirde Kişi artık doğada yalnız değildi .Çünkü nur topu gibi Toplum doğmuştu.Artık kişinin omuzlarında topluma entegre olma yükü konmştu .Bu devirde ahlak denilen toplumsal kurallar doğmuştur .Toplum kavramı artık milleti de yanında getirir .Çünkü beraberlik söz konusudur .
AYDINLANMA TÜRLERİ
İnsanlık tarihi başı belirsiz sonu tahmin edilmez bir deniz... İnsan bu süreçte her dem bir arayış ve kavgada. Değişen sadece ''değerli'' oyuncakları.Dünyanın ortasında öylece duran kendi değerini bulma peşinde .Tabi dekor ve sahne değişti değişiyor.Zaten değişim fıtratta var.Bu yazıda aziz dostlar çağlar boyu insan tiplerini ve onların aydınlanmalarını (burada aydınlanma ; İnsan ın güncellikten çıkıp hikmeti bulma süreçlerine verilen yakıştırmadır .) sizin gözlerinize sunmaktır ;
İnsanlığın başlarında yani yazı nın ve teşkilatlanmanın olmadığı demler İnsan bu yeryüzünde tek başınaydı ve doğayla içiçeydi .Diyebiliriz ki teşkilatlanmadan ve yazıdan önce her insan bir mucittir.Çünkü ; O dönem insanı hiçbir baskı ya da öngörü tutmuyordu.Onu tutacak önemli bir baskı olan Tanrı inancı da daha çok doğada ki güçlere atfedilmiştir.İnsan bu dönem doğayı irdelemiş ve ilk değerleri ortaya koymaya başlamıştır .Bu dönem insanın hayatı bireysellik üzerine kuruludur.En büyük cemiyeti kendi ailesidir.Kazandığı uğruna plan kuran yoktur .Bu dönem en büyük düşmanı doğa ve diğer yabancı insanlardır .Buna misal istersiniz Neartandellerin yok oluşunu araştırın
Yazı ve Teşkilattan Sonra İnsan ve Aydınlanması
İlerki dönemlerde İnsan nüfüsu çoğaldığı için ilk önce anlaşmak diğerleriyle .Bu yüzden ilk ilkel yazı ortaya çıktı .Ve ilk eserler genellikle güncel hayat ya da semavi şekillerdir .Anlaşmak isteyen İnsan bir yandanda anlamakta istiyordu .İşte bundan dolayı din denilen kavram burada girer .Yani biraz Comtece söylemeliyiz ki Kişi nin ilk aydınlanması din olgusuyla olmuştur .Çünkü din hem düzenliyor hemde disipline ediyordu.Bu devirde Kişi artık doğada yalnız değildi .Çünkü nur topu gibi Toplum doğmuştu.Artık kişinin omuzlarında topluma entegre olma yükü konmştu .Bu devirde ahlak denilen toplumsal kurallar doğmuştur .Toplum kavramı artık milleti de yanında getirir .Çünkü beraberlik söz konusudur .
Bizler Hayvanlar alemindeniz. Bizi yanıltan ya da onlardan ayrı olduğu yanılsamasını sağlayan aslında evrimde sürekli gelişen organizma olan Akıldır .Her hayvanda bilinç vardır .İnsanı farklı kılan aklını kendisi ve doğa için kullanmıştır.Nedeni ; Biz tarihsel sürecimiz başladığında belkide en savunmasız varlıklardık.Fakat doğa ile olan mücadele farkına varma yetimiz arttıkça arttı. Bundan ötürü diğer canlılardan farklı olan farkındalık yetimiz sivrildi .Ve medeniyetler kurduk .
Evrimsel süreçte belki de torunlarımız farklı görünümlere sahip olacaktır .
Evrimsel süreçte belki de torunlarımız farklı görünümlere sahip olacaktır .
25 Ocak 2015 Pazar
Bu Kuşağın Alın yazısı
Her kuşak diğerinden bir miras almıştır.Her asır onu yaşayan bir vazife bağşetmiş .İnsanlık tarihi toplulukların bir amaç için ter ve kan dökmeleriyle geçmiş.Eski asırlar din ve imparatorluk için dökülen kan kokularıyla dolu yakına gelirsek Ulus ve Özgürlük için kanlar akıtılmış.20.asır ise yeni dinlerin savaş çağıdır.Bunlara ideolojiler diyoruz . Şu asrın evlatları ise daha acı bir konumda .Çünkü savaşacağımız yada mücadelesini edeceğimiz her görüş daha önce tükendi .Hiç birinin bir inandırıcılığı kalmadı .Bir zamanların tabuları şimdi gereksiz bilgiler olmuştur .Bu asrın evlatları en zor savsaşı vermekteler;Bireysel kavgalar .Artık tek önemli olan insanca ve özgür olarak yaşamaktır .Bu kuşapın alınyazısı ;Sadece kendi olarak kalmak ve bunun için savaşmaktır.
Her kuşak diğerinden bir miras almıştır.Her asır onu yaşayan bir vazife bağşetmiş .İnsanlık tarihi toplulukların bir amaç için ter ve kan dökmeleriyle geçmiş.Eski asırlar din ve imparatorluk için dökülen kan kokularıyla dolu yakına gelirsek Ulus ve Özgürlük için kanlar akıtılmış.20.asır ise yeni dinlerin savaş çağıdır.Bunlara ideolojiler diyoruz . Şu asrın evlatları ise daha acı bir konumda .Çünkü savaşacağımız yada mücadelesini edeceğimiz her görüş daha önce tükendi .Hiç birinin bir inandırıcılığı kalmadı .Bir zamanların tabuları şimdi gereksiz bilgiler olmuştur .Bu asrın evlatları en zor savsaşı vermekteler;Bireysel kavgalar .Artık tek önemli olan insanca ve özgür olarak yaşamaktır .Bu kuşapın alınyazısı ;Sadece kendi olarak kalmak ve bunun için savaşmaktır.
17 Ocak 2015 Cumartesi
Hafta sonunun benim gibi canı sıkılarak geçirenler için 2 tane film önereceğim ;
1.Zaman Makinesi 1973
Türk yapımı olan bu film 2013 yılında başlıyor . Konusu zenginlikle şımarmış olan Tolga nın babasının bıraktığı STC (Anadol) marifetiyle 1973 e gitmesini konu ediyor .Orda babasının ailesiyle buluşan adamımız ın başından geçenler izlemek çok eğlenceli .
2.The Dictator
2012 yılında çekilen film Wadiya adlı bir Ortadoğu ülkesinin diktatörü Alaadinin eğlenceli macerasını anlatıyor .Filmde bol bol gönderme görmek mümkün .Hem Arap diktatörlerle alay edilirken hemde sömürgeciler alttan eleştiriliyor .İzleyin derim
1.Zaman Makinesi 1973
Türk yapımı olan bu film 2013 yılında başlıyor . Konusu zenginlikle şımarmış olan Tolga nın babasının bıraktığı STC (Anadol) marifetiyle 1973 e gitmesini konu ediyor .Orda babasının ailesiyle buluşan adamımız ın başından geçenler izlemek çok eğlenceli .
2.The Dictator
2012 yılında çekilen film Wadiya adlı bir Ortadoğu ülkesinin diktatörü Alaadinin eğlenceli macerasını anlatıyor .Filmde bol bol gönderme görmek mümkün .Hem Arap diktatörlerle alay edilirken hemde sömürgeciler alttan eleştiriliyor .İzleyin derim
13 Ocak 2015 Salı
Necip Mahfuz
Hicran
''Vicdan deyip durduğun aslında Nefsin Zabıtası !''
Dönme Dolapta böyle diyor der Necip Mahfuz lakaplı Muhsin Topyıldız .Lakabını Nobel Ödüllü ünlü Mısırlı yazar Necip Mahfuzdan alır .Kendisi Türkçe Rap camiasında kanaatimce ayrı bir yerde durur.Şarkılarında , rapin getirdiği isyankarlık ve sinirlilik var olmasına rağmen , o bunları daha çok dinleyicinin egosuna yahut direkt kendisine yönlendirir.Ülkemizde rap yapan çok kişi var ve çoğu sadece ''Rapçi'' dir. Fakat Necip Mahfuz a gönül rahatlığı ile sanatçı diyebiliriz.Onun farkı sadece ritime uymak için değil dolu dolu bir şeyler anlatmak istemesidir .
Yeni albümü olan Hicran 7 şarkıdan oluşuyor. Bizi ilk karşılayan Sabah şarkısıdır .Bu şarkıda yine oklar kendisine , kaderine ve dinleyiciye gelir .Yeri gelir bizden yardım ister ; ''Şans tanı ! '' Şans senin olsun .Sona doğru yakınır ; ''Yeşil çayırlara süremedin şu kır atı ! '' .Bundan sonra gelen ''Dert'' şarkısı hakikaten insanı dertli kılar .Oturur ve saydırır dinleyiciye . Aslında yerdiği kendisidir de çaktırmaz . Şarkıda yavaş yavaş artan iç öfke ve tempo bir bombayla sonlanır ;''Sen kimsin küçük çocuk sana gümüş tepsiyle hayatlar vaad edilsin ? '' Bu şarkının tek kusuru nakaratın fazla olması , bi de arkada ki müzik şarkı bittikten sonra devam ediyor .Bundan sonra gelen Liderle düeti olan Gönül şarkısında oklar direk kendine doğrudur .Yaptığı hatalar bir bir pazara dökülür. Bu şarkının sade Necip mahfuz verse i ( bölümü) şarkı görünümlü bir hayat muhasebesi... Ama Lider şarkıyı rayından çıkartıyor .Olmasaydı da olurmuş .
Hicran ise bir Necip Mahfuz klasiği kızgın ama elleri çaresizlikle bağlı ; Tam her şeyden bıkmış idim sesi geldi tutkunun '' İnsan tutku kölesi ! Allame ise zaten yavaş ve demli olan şarkıyı arabeske çekmiş olmamış .Yabancı biraz daha hareketli lakin hedef yine insan hedef tahtasında . Biraz daha kavgacı ama hala gamlı .Şarkının ikinci kısmı bir uzun saçlıya çemkirme sanki .Sessiz ise Necip Mahfuz un damgası gibi olmuş .Hele araya giren kit şarkıyı daha kaymaklı yapmış .Daha başlarken bir yakınma sizi yakalar ; ''Başın dönmeyecekse niye var gökyüzü ? '' Teşekkür ismiyle müsemma son şarkısıdır .Burda rap mücadelesini anlatır . .Gah kendini yerer gah özler .Sonunda teşekkürle bitirir.
Bende bu sanatçıya teşekkür ediyorum
Hicran
''Vicdan deyip durduğun aslında Nefsin Zabıtası !''
Dönme Dolapta böyle diyor der Necip Mahfuz lakaplı Muhsin Topyıldız .Lakabını Nobel Ödüllü ünlü Mısırlı yazar Necip Mahfuzdan alır .Kendisi Türkçe Rap camiasında kanaatimce ayrı bir yerde durur.Şarkılarında , rapin getirdiği isyankarlık ve sinirlilik var olmasına rağmen , o bunları daha çok dinleyicinin egosuna yahut direkt kendisine yönlendirir.Ülkemizde rap yapan çok kişi var ve çoğu sadece ''Rapçi'' dir. Fakat Necip Mahfuz a gönül rahatlığı ile sanatçı diyebiliriz.Onun farkı sadece ritime uymak için değil dolu dolu bir şeyler anlatmak istemesidir .
Yeni albümü olan Hicran 7 şarkıdan oluşuyor. Bizi ilk karşılayan Sabah şarkısıdır .Bu şarkıda yine oklar kendisine , kaderine ve dinleyiciye gelir .Yeri gelir bizden yardım ister ; ''Şans tanı ! '' Şans senin olsun .Sona doğru yakınır ; ''Yeşil çayırlara süremedin şu kır atı ! '' .Bundan sonra gelen ''Dert'' şarkısı hakikaten insanı dertli kılar .Oturur ve saydırır dinleyiciye . Aslında yerdiği kendisidir de çaktırmaz . Şarkıda yavaş yavaş artan iç öfke ve tempo bir bombayla sonlanır ;''Sen kimsin küçük çocuk sana gümüş tepsiyle hayatlar vaad edilsin ? '' Bu şarkının tek kusuru nakaratın fazla olması , bi de arkada ki müzik şarkı bittikten sonra devam ediyor .Bundan sonra gelen Liderle düeti olan Gönül şarkısında oklar direk kendine doğrudur .Yaptığı hatalar bir bir pazara dökülür. Bu şarkının sade Necip mahfuz verse i ( bölümü) şarkı görünümlü bir hayat muhasebesi... Ama Lider şarkıyı rayından çıkartıyor .Olmasaydı da olurmuş .
Hicran ise bir Necip Mahfuz klasiği kızgın ama elleri çaresizlikle bağlı ; Tam her şeyden bıkmış idim sesi geldi tutkunun '' İnsan tutku kölesi ! Allame ise zaten yavaş ve demli olan şarkıyı arabeske çekmiş olmamış .Yabancı biraz daha hareketli lakin hedef yine insan hedef tahtasında . Biraz daha kavgacı ama hala gamlı .Şarkının ikinci kısmı bir uzun saçlıya çemkirme sanki .Sessiz ise Necip Mahfuz un damgası gibi olmuş .Hele araya giren kit şarkıyı daha kaymaklı yapmış .Daha başlarken bir yakınma sizi yakalar ; ''Başın dönmeyecekse niye var gökyüzü ? '' Teşekkür ismiyle müsemma son şarkısıdır .Burda rap mücadelesini anlatır . .Gah kendini yerer gah özler .Sonunda teşekkürle bitirir.
Bende bu sanatçıya teşekkür ediyorum
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
